Minggu, 30 Desember 2012
Minggu, 23 Desember 2012
Rabu, 05 Desember 2012
E-government Research: Riviewing the Literature, Limitations, and Ways Forward
Parties
of communication
|
Content
|
Dominant
characteristic
|
Definition
|
Example
|
Government to
Government
|
Government information
and services
|
Communication,
coordination, standardization of information and services
|
e-administration
|
Establishing and
using a common data warehouse
|
Government to
Citizen
|
Communication, transparency,
accountability, effectiveness, efficiency, standardization of information and
services, productivity
|
e-government
|
Government organization web sites,
e-mail communication between the citizens and government officials
|
|
Government to
Business
|
Communication,
collaboration, commerce
|
e-government,
e-commerce, e-collaboration
|
Posting government
bids on the web, e-procurement, e-partnerships
|
|
Government to Civil
society Organizations
|
Communication, coordination,
transparency, accountability
|
e-governance
|
Electronic communication and coordination
efforts after disaster
|
|
Citizen to Citizen
|
Communication,
coordination, transparency, accountability, grass roots organization
|
e-governance
|
Electronic
discussion groups on civic issues
|
Dimension
|
Orientation
|
||
Output
|
Outcome
|
Process
|
|
Focus
|
Web sites,
online government services, front office
|
How does an
e-government application affect a certain variable such as trust,
accountability, transparency, corruption, government effectiveness, users
perceptions of service quality
|
Process of
decision making, planning, implementation, back office
|
Method
|
Content
analysis, determining best practices, benchmarking, surveys, case studies
|
Interview,
archival analysis, discourse analysis, case studies
|
|
Data
|
Primary and
secondary
|
Primary and
secondary
|
Primary
|
Mode of analysis
|
Outside-in, deductive
|
Outside-in, deductive
|
Inside-out, inductive
|
Outcome
|
Descriptive, Exploratory
|
Descriptive, Exploratory
|
Theory generation, explanatory
|
Examples
|
Bauer and
Scharl (2000; Cohen and Emicke (2001); Hernon (1998); Stowers (1998); West,
2003a, 2003b
|
Cullen and
Houghton (2000); Gant and Gant (2002); La Porte, at al. (1999); Mahmood
(2004); Torres et al. (2005)
|
Bellamy and
Taylor (1998); Fountain (2011); Jonas (2000); Yildiz (2004)
|
Summary of Mete Yıldız paper in Government Information Quarterly Journal (2007)
Kamis, 07 Juni 2012
YÖNETİM DEĞERLENDİRMESİ
GİRİŞ
Çok geniş bir tanımlama yönetim, uzmanları için temel teorik sorunları oldu. Bu nedenle yönetim değerlendirmek için parametrenin uygulaması çok zor. Çünkü yönetim (yumuşak bilimi) çok boyutlu (multidimensional) ve çok disiplinli (multidisciplinary) bir bilim olarak değerlendirmek için çok geniş. Başka, kamu ilişkilere odağı daraltmaya karar alma ve uygulama süreci içerir olduğunu. Yönetiminin yeri (locus) kamu işlerine devletin rolünün azaltılması ile daraldı. Onlar kendilerini değerlendirmek ve geliştirmek için yönetim teşvik etti.
DEĞERLENDİRMESİNİN PARAMETRELERİ
Yönetim değerlendirmek için performans değerlendirme kullanılabilir. Kavramı yani kapsamlı bir değerlendirme girdi (inputs), çıktı (outputs), sonuçlar (results), faydalar (benefits), ve etkileri (impacts) içerir. Kavramının parametreleri, etkinlik (effectivity), verimlilik (efficiency), prodüktivite (productivity), ve kârlılık (profitability) vardır.
Etkinlik yani bir başarı, kullanılan kaynak oranı (girdi) ve çıktı ne olursa olsun. Çıkış elde edilmesi etkili toplum hizmet şeklinde gerçekleştirilir. Etkinlik, hedeflere ulaşma derecesini ve istenilen etki ile gerçekleşen etki arasındaki ilişkiyi ifade etmektedir. Etkinlik üzerinde durulurken çıktılarla, sonuçlar arasında ayrım yapmak önemlidir. Sonuçları ölçmek ve değerlendirmek, girdi ve çıktıları ölçmek ve değerlendirmekten daha zordur. Performans denetimi alanında elde edilen gelişmeler sonucu, incelemesi ve ölçmesi daha kolay olan verimlilik ve tutumluk denetiminden, etkinlik denetimine doğru bir yöneliş vardır. Etkinlik konusu politikaya çok yakın bir konu olup, denetçiler politikalarla değil, politika araçlarının seçimi ve bunların uygulanması ile ilgilenmektedirler.
Verimlilik genel olarak, insan ihtiyaçlarını tatmin eden kaynakların etkinliğinin ölçüsüdür. Verimlilik üretin mal ve hizmet miktarı ile bu üretimde kullanılan faktör miktarı arasındaki ilişki olarak ifade edilebilir. Verimlilik bir başka şekilde çıktı ve girdi arasındaki orantı olarak da tanımlanabilir. Bu tanım, herhangi bir yönetim, bir endüstri ya da ekonomi içinde geçerlidir. Verimlilik, üretilen miktarla bunun üretiminde kullanılan her hangi bir kaynak arasındaki oranı göstermektedir.
Prodüktivite üretim verimi bir ölçüsüdür. Prodüktivite üretmek (girdi) için gerekli olan üretim çıktısının oranıdır. Prodüktivite boyutu toplam giriş bir birim başına toplam çıkış olarak tanımlanmıştır.
Kârlılık bir diğer parametre göstergesidir. O politikaları ve kararları bir dizi net sonucunda (Brigham ve Houston, 2001: 197). Diğer duyular, Kârlılık, en basit ifadesiyle kazancın, bu kazancı sağlamak için kullanılan sermayeye oranıdır. Kârlılık kavramı da teknik açıdan bazı alt gruplara ayrılabilir ve bu şekilde ölçülebilir.
Artık tüm parametrelerden kamu sektöründe etkinlik çok kullanılıyor. Çünkü sektöründe kamu yönetimi ve siyaset karışık oluyor. Siyasetinde verilen giriş ile karşılaştırıldığında sonuç çıktı çok verimli değildir. Böyle diğer parametreler, verimlilik, prodüktivite, ve kârlılık kullanılmak için çok zordur. Bundan başka sosyal adaleti kavramı görünüyor. Kavramı verimlilik kavramı için eleştiri oluyor.
Sosyal adaleti kamu yönetiminin amaçlarından biri oluyor. O verimlilik, prodüktivite, ve kârlılık ile değerlendirilmez. Sosyal adaleti, azınlıkların siyasi güç ve ekonomik refahını artırmak için dizayn faaliyetleri kapsamaktadır. Bu verimlilik kavramı kolaylaştırdı edilmez. Sosyal adaleti değerlendirmek için sonuçların (results) ölçüsüne kadar değildir, ama faydalar (benefits), ve etkilerin (impacts) ölçüsüne kadar değerlendirilmeli.
YÖNETİM GELİŞTİRMESİ
Klasik Kamu Yönetimi (Old Public Administration), Yeni Kamu Yönetimi (New Public Management) ve Yeni Kamu Hizmetlerinden (New Public Service) kamu yönetiminin geliştirmesi parametreleri ile değerlendirilmek için çok ilginç.
1. Klasik Kamu Yönetimi (Old Public Administration)
Klasik Kamu Yönetimi bürokrasi ile eşanlamlı oldu. Bürokrasi kuruluşun İdeal tipi, yönetim sisteminde uzmanlaşmış çeşitli görevleri yürütmek için modern devlet kullanılan. Ancak bürokrasi çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına yerleştirmek için oldu (patoloji bürokrasi), mesela verimsizlik. Oysa Weber tarafından önerilen ideal bürokrasisinin özellikleri, örgütün verimliliğini maksimize resmi örgütsel biçimler hakkında formülasyon verdi.
Kaynakların sınırlarından dolayı, kamu kuruluşlarında dağıtımı gerçekleştirmek için bürokrasi öncelikli (priority) yapmalı. Öncelik verimliliğine dayalı, bazen dağıtım politikasında bir paradoks oldu. Kamu yönetimi verimlilik düşünürken genellikle adalet yönleri marjinal oldu. Genellikle etkinliğinin tedbirleri karar vermesinde bu durumu engellemek için daha sık kullanıldı.
2. Yeni Kamu Yönetimleri (New Public Managements)
Yeni Kamu Yönetimleri, hizmetlerinin sağlanmasında kamu yönetiminin zayıf performansı bir çözüm olarak göründü. Bürokrasinin görev ve fonksiyonları idari alanlarda vardır, böylece verimli bir şekilde çalıştırılabilir. Bu çalışma, devlet aygıtı içinde girişimcilik (etkinli ve verimli sistemi) ruhu enjekte ederek yapıldı. Girişimci ruhu enjekte, idari alanlarda bürokrasinin daha verimli bir performans oluşturmak için çok önemlidir. İdari alanlarda yönetim faaliyetleri ve kaynakların dağılımı içerdi.
Kaynaklarin dağılımı sosyal adaleti hedefleyen siyasi bir bölge oluyor. Girişimcilik ruhunu uygulanması bölgesinde halkın sömürü riskini artırabilir, çünkü piyasa mekanizması kullanıyor. Piyasa mekanizması arz ve talep düzeyi tarafından belirleniyor, böylece sosyal adaleti olmak için mümkün değildir. Sosyal adaleti yoksa insanların sömürülmesi vardır.
3. Yeni Kamu Hizmetleri (New Public Services)
Yeni Kamu Hizmetlerinin temel kavramı karar verme sürecinde toplumun rolünü iyileştiriyor ve geliştirdi. Bütün bu zaman küçük toplumun rolü ve katılımı, çünkü hükümet karar vermesinde ana rolü oldu. Ancak asıl sorun kendi halkı ile temsil kurumu/devlet arasındaki iletişim kanalı arıza oldu. Yeni Kamu Hizmetleri toplum katılımı ve kamu görevlilerinin hesabı artmak için verdi. Ortaya çıkan politikası toplumun güçlendirilmesi hedef almalıdır. Güçlendirme çıktısı (output) toplumun bağımsızlık büyüme oldu.
Sonra, kavramı İyi Yönetişim (Good Governance) kavramının ortaya çıkmasını teşvik ediyor. İyi yönetişim uygulanan veya uygulanması karar verme süreci. Başlıca özelliği katılım, uzlaşma yönelimli, hesap verebilir, şeffaf, duyarlı, etkili ve verimli, eşitlik ve açık, ve hukukun üstünlüğüne izleyin oluyor. İyi Yönetişimin kavramı sosyal adaleti az dikkate alıyor. Onun için bu bürokrasinin kalitesine bağlıdır. Eğer bürokratik kalite olursa sosyal adaleti ulaşılabilir.
SONUÇ
Yönetim değerlendirmesi girdi, çıktı, sonuçlar, faydalar, ve etkileri seviyesinden yapıldı. Yönetim parametreleri, etkinlik, verimlilik, prodüktivite, ve kârlılık vardır. Parametreleri yönetim gelişmesi (paradigma) tarafından kullanıldı.
Gelişme üç aşamadan görünümleri, kamu yönetiminin rolü bir kayma yaşadı. Klasik aşamada, devlet rolü çok güçlüdür. Böylece kontrol mekanizması yapmak için toplulukların rolü çalıştı. Zayıf kontrol mekanizmaları yolsuzluk ve verimsizliğin fırsatları yarattı. Yeni Kamu Yönetimi bürokrasinin performansını artırmak için bir girişim sundu. Ancak insanların sömürülmesinin riski arttı. Dışlanmış toplulukların konumu nedeniyle karar verme sürecinde daha az içerildi. Problemi Yeni Kamu Hizmetleri tarfından onarıldı. O karar verme sürecinde toplumun rolünü geri yüklemeye çalıştı. O çeşitli unsurları yoluyla (Devlet, toplum ve özel) sosyal ve demokrasi önlemleri hükümetin rolünü odakladı.
Minggu, 01 April 2012
HARUSKAH BBM NAIK ?
Kenaikan harga minyak (BBM) di sebagian besar negara merupakan peristiwa biasa, sama dengan kenaikan harga sebuah permen. Tapi di Indonesia, kenaikan BBM merupakan peristiwa yang luar biasa karena memicu naiknya harga kebutuhan pokok, bahkan harga permen pun ikut terdongkrak. Seperti kata Pak Dahlan Iskan, siapapun presidennya akan terjerat dengan BBM. Terjerat untuk memutuskan naik atau tidaknya harga emas hitam tersebut. Kenaikan harga BBM yang sebenarnya berada di ranah ekonomi keuangan meluas ke ranah politik. Dan bisa ditebak ujungnya, menimbulkan kehebohan yang luar biasa.
Banyak pihak yang mencoba memberikan solusi seperti Pak Dahlan Iskan yang mencoba mengembangkan mobil listrik nasional untuk mengurangi ketergantungan transportasi terhadap BBM. Dan saya juga merasa ikut terpanggil memberikan solusi sesuai dengan ilmu yang saya miliki, yaitu administrasi publik. Dalam ilmu administrasi publik, proses pengambilan keputusan memiliki banyak pilihan, atau dengan kata lain banyak jalan menuju Roma. Tulisan ini mencoba mengkaji pilihan-pilihan tersebut.
Subsidi BBM mulai diberikan ketika Indonesia mengalami surplus minyak pada tahun 80-an. Pada saat itu, minyak yang kita hasilkan lebih besar dari pada yang dikonsumsi, sehingga pemerintah mampu untuk memberikan subsidi. Namun sejak akhir tahun 90-an, produksi minyak nasional terus menurun, sedangkan konsumsi terus meningkat. Pada tahun 2012 ini, produksi minyak nasional sekitar 900 ribu barel per hari, sedangkan konsumsi sebesar 1,3 juta barel per hari. Inilah yang memaksa pemerintah mencabut subsidi untuk menyeimbangkan anggaran.
Yang menjadi pertanyaan adalah, apakah pencabutan subsidi merupakan solusi satu-satunya?
Seperti yang telah dijelaskan di atas, bahwa sebab dari dicabutnya subsidi BBM adalah terjadinya ketimpangan antara jumlah produksi dengan jumlah konsumsi. Produksi terus menurun, sementara konsumsi terus meningkat. Dari penjelasan tersebut sebenarnya ada 3 solusi, yaitu meningkatkan produksi, mengurangi konsumsi, terakhir baru mencabut subsidi agar sesuai dengan harga pasar.
Solusi pertama, meningkatkan produksi, bisa dengan melakukan efisiensi dan maupun membuka ladang minyak baru. Untuk efisiensi, sistem cost recovery (biaya produksi minyak yang diganti oleh negara) sangat tidak efisien. Sistem ini sangat memanjakan perusahaan minyak karena biaya eksplorasi, produksi, dan administrasi yang mereka keluarkan diganti oleh pemerintah. Inilah bisnis yang tidak mengenal rugi atau balik modal. Lebih menyakitkan lagi, 90% blok migas kita dikuasai asing, sehingga dana cost recovery tersebut mengalir ke luar. Pada tahun 2012 ini saja, negara harus membayar cost recovery (secara tidak langsung subsidi untuk perusahaan migas) sebesar US$ 15,3 miliar (Rp 140,2 Triliun). Jika pemerintah bisa menghapuskan atau mengurangi cost recovery ini, tentu pengahasilan dari sektor migas akan meningkat sehingga mampu mempertahankan subsidi BBM.
Kebijakan perminyakan Indonesia, selain tidak efisien dalam produksi juga tidak efisien dalam proses penjualan. Pemerintah mengizinkan perusahaan eksplorasi minyak untuk menjual produksinya langsung ke luar negeri. Untuk kebutuhan dalam negeri, pemerintah meminta Pertamina selaku distributor BBM membeli minyak dengan harga pasar melalui Petral, yaitu perusahaan broker yang berpusat di Singapura. Inilah salah satu alasan pemerintah mengurangi subsidi bahkan mungkin akan mencabutnya. Padahal, ada cara yang lebih efisien, yaitu pertamina membeli langsung dari perusahaan minyak asing yang beroperasi di Indonesia, kemudian mengolahnya sendiri. Cara ini mampu menekan ketergantungan harga minyak dalam negeri terhadap harga di pasar dunia.
Untuk pembukaan ladang minyak, pemerintah sama sekali tidak menunjukkan usaha untuk mencari ladang minyak baru. Dari 60 cekungan minyak yang diketahui, baru 38 yang dieksplorasi. Di cekungan yang belum dioperasi tersebut terdapat cadangan sebesar 9,67 miliar barel minyak. Jika semuanya deksplorasi maka cukup untuk memenuhi kebutuhan dalam negeri (479 juta barel per tahun) selama 20 tahun. Bahkan angka ini masih bisa bertambah jika pemerintah benar-benar berusaha meningkatkan riset untuk menemukan ladang minyak yang baru. Namun, potensi ini tidak dimanfaatkan secara maksimal. Inilah yang menjadi ironi, disaat konsumsi minyak meningkat tajam, pemerintah hanya membuka sedikit ladang minyak baru.
Solusi kedua adalah mengurangi konsumsi BBM. Hal ini dapat dilakukan dengan mengurangi ketergantungan masyarakat terhadap penggunaan BBM. Dari konsumsi minyak nasional, 56% berada di sektor transportasi. Jika pemerintah ingin mengurangi penggunaan BBM, maka mengembangkan transportasi umum yang berkualitas serta menekan penggunaan kendaraan pribadi adalah solusinya. Namun, hampir tidak ada usaha pemerintah untuk melakukan hal tersebut. Malah yang ditekan adalah rakyat kecil lewat program konversi minyak ke gas (hanya 14 % dari konsumsi BBM nasional).
Kita bisa amati, dalam beberapa tahun belakangan tidak ada usaha pemerintah untuk mengembangkan transportasi masal, seperti kereta api. Transportasi yang sudah ada pun kualitasnya masih sangat rendah. Inilah yang menghambat masyarakat untuk beralih dari kendaraan pribadi ke kendaraan umum. Otomatis ini juga menghambat usaha untuk membatasi penggunaan kendaraan pribadi di kota-kota besar.
Solusi ketiga adalah mencabut subsidi BBM. Inilah pilihan yang paling mudah, merugikan dan beresiko tinggi. Pemerintah tidak perlu bertindak apa-apa, hanya mengikuti harga pasar. Ketika harga pasar naik dan mengancam keseimbangan anggaran tinggal mencabut subsidi.
Pengambilan sebuah keputusan di pemerintahan harus memperhatikan prinsip rasionalitas publik, yaitu mengambil keputusan terbaik berdasarkan logika. Tujuannya untuk mendapatkan dukungan dan mengurangi potensi konflik dengan masyarakat. Berdasarkan fakta di atas, solusi yang paling rasional adalah solusi pertama dan kedua. Bahkan jika dikombinasikan antara keduanya, akan menghasilkan keuntungan yang luar biasa. Yang menjadi pertanyaan terakhir adalah jika ada pilihan-pilihan lain yang lebih menguntungkan dan aman mengapa pemerintah lebih memilih pilihan yang merugikan dan beresiko? Apakah ini karena ketidaktahuan atau karena kesengajaan? Entahlah….
Jumat, 09 Maret 2012
KEADILAN DALAM TANGGUNG JAWAB LINGKUNGAN
Isu illegal loging dan pengrusakan lingkungan kembali marak untuk diperbincangkan karena tema tersebut muncul kembali dalam beberapa waktu belakangan. Beberapa hari yang lalu kita dikejutkan oleh laporan LSM internasional, Green Peace yang menyatakan sebagian bahan baku kertas PT Indah Kiat Pulp & Paper menggunakan kayu ramin, yaitu kayu alam yang dilindungi secara internasional. Ini adalah kasus yang kesekian kalinya organisasi/negara asing menggunakan isu lingkungan untuk menyorot produk-produk Indonesia. Bulan lalu juga diberitakan, Amerika Serikat memperingatkan perusahaan CPO Indonesia karena isu lingkungan.
Berbicara mengenai illegal loging, kerusakan hutan dan lingkungan akan membawa kita kepada suatu isu yang sedang mendunia yaitu pemanasan global (global warming). Pemanasan global terjadi karena meningkatanya jumlah gas rumah kaca yang dihasilkan oleh polusi (kendaraan bermotor dan industri) serta kerusakan alam akibat eksploitasi yang berlebihan. Fakta yang ada, Amerika Serikat menghasilkan emisi gas rumah kaca sebesar 25% dari yang dihasilkan dunia. Selanjutnya negara-negara Eropa juga masuk peringkat atas penghasil gas rumah kaca. Khusus Amerika Serikat, sebagai salah satu penghasil emisi gas rumah kaca terbesar, selalu menolak menandatangani protokol Kyoto yang pada intinya mewajibkan setiap negara mengurangi emisinya.
Melihat fakta yang ada, sangat menggelikan dengan tindakan Green Peace maupun Amerika Serikat yang selalu menyalahkan Indonesia atas kerusakan lingkungan, padahal negara mereka adalah perusak lingkungan terbesar di dunia. Green Peace sebagai organisasi yang berpusat di Belanda lebih sibuk mengurusi kerusakan hutan di negara berkembang daripada menekan negara-negara Eropa (maju) untuk mengurangi emisinya. Lebih menggelikan lagi, Green Peace sangat jarang membicarakan pengrusakan lingkungan yang dilakukakan negara perusak lingkungan terbesar seperti Amerika Serikat. Mereka lebih sering menyorot Indonesia yang memiliki peran kurang dari 1% terhadap pemanasan global. Tentunya ini menimbulkan keraguan, apakah benar mereka sedang berusaha menyelamatkan lingkungan atau sedang melakukan strategi dagang untuk menjegal negara-negara berkembang?.
Pada saat ini, Amerika Serikat belum pulih dari krisis ekonomi dan Eropa juga sedang berjuang melepaskan diri dari krisis. Ditengah keadaan sulit tersebut, perekonomian negara-negara Asia tetap tumbuh positif. Sudah jadi rahasia umum, negara-negara barat sangat khawatir terhadap kemajuan ekonomi/industri yang dicapai negara-negara Asia. Sejarah juga mencatat trik-trik kotor yang pernah dilakukan barat untuk mengerem kemajuan industri negara-negara timur seperti Jepang, Korea Selatan, dan Cina, mulai dari isu HAM, dumping, dan lingkungan. Negara-negara barat mengangkat isu tersebut seolah-olah mereka suci dari pelanggaran HAM, kebijakan dumping, maupun pengrusakan lingkungan baik di masa lalu maupun sekarang.
Kita juga tidak setuju terhadap pengrusakan lingkungan yang dilakukan oleh perusahaan-perusahaan di Indonesia, tapi kita lebih tidak setuju lagi jika tanggung jawab penyelamatan lingkungan dunia dibebankan kepada perusahaan-perusahaan tersebut. Bagaimana mungkin perusahaan yang menggaji karyawannya hanya standar UMR, disuruh memikul beban yang sama dengan perusahaan-perusahaan di barat yang menggaji karyawannya ribuan dolar. Sungguh sebuah ketidakadilan dan pelanggaran HAM berat jika kita menekan perusahaan seperti Indah Kiat memikul tanggung jawab meyelamatkan lingkungan dunia, karena pihak yang akan merasakan beban terbesar adalah buruh-buruh yang berada di level bawah. Merekalah golongan pertama yang akan dikorbankan jika perusahaan mengalami penurunan pendapatan.
Penyelamatan lingkungan merupakan tanggung jawab semua manusia yang hidup di muka bumi ini. Salah satu masalah terbesar adalah penyelamatan lingkungan berbanding terbalik dengan pertumbuhan ekonomi/industri. Pihak yang melakukan kebijakan penyelamatan lingkungan harus berhadapan dengan konsekuensi menurunnya pendapatan mereka. Inilah yang selalu menjadi keengganan berbagai pihak, baik negara maupun industri untuk memulai aksi menyelamatkan lingkungan. Oleh karena itu, nilai-nilai keadilan adalah sesuatu yang mutlak digunakan untuk menentukan seberapa besar tanggung jawab yang diemban oleh masing-masing pihak. Keadilan Komutatif (sama besar) tidak bisa digunakan dalam membagi tanggung jawab tersebut. Keadilan Distributif (sesuai dengan porsinya) adalah jawaban yang tepat untuk masalah ini karena keadilan tersebutlah yang menjamin setiap pihak berperan menyelamatkan lingkungan sesuai dengan “dosa-dosa” yang telah dibuatnya.